Güçlü kadınlar istiyorsak; bizi güçlü kılan değerlerimize, gücümüzü aldığımız atalarımızın bilgeliğine; kültürümüzün, örf ve adetlerimizin, dinimizin kılavuzluğuna ve bilimin aydınlık yüzüne tutunmalı; böylece güçlü modern toplumu oluştururuz. Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından bu yıl 16’ncısı düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi, 9-11 Nisan 2013 tarihlerinde yapılan bu yılki etkinliğe 6 ülkenin cumhurbaşkanları, 4 meclis başkanı, 1 başbakan, 9 eski cumhurbaşkanı ve 20 bakan ve milletvekilleri katıldı.“Modernleşme ve Kadın” konulu Ekonomi Form’una Ak Parti Malatya milletvekili,T.B.M.M Nufus Kalkınma Grubu Başkanıve Avrupa Parlamenterler Forumu (EPF) Başkan Yrd. Öznur ÇALIKkonuşmacı olarak katılmıştır. Çalık, “Kadın ve Modernleşme” üzerine yaptığı konuşmada şunları ifade etti; Ülkemizde modernleşe kavramını her 10 kişiden 6’sı batılılaşma olarak bilmektedir. Oysa modernleşme, ekonomiyi, siyaseti, bilimi de kapsayan bir kültürel dönüşümü ifade etmektedir. Modernleşen devlet kendi kılık kıyafetiyle değerlendirilir. Türkiye modernliğe geçişte Tanzimat Fermanı’nın önemli bir aşama olduğu görüşü genel kabul görüyor. Kadınlar, yayınladıkları dergiler ve kurdukları dernekler aracılığıyla toplumsal hayattaki konumlarını sorgulamaya başlamışlardı. Aslında bu durum, kadınların siyasal ve toplumsal sistemin “edilgen” bir unsuru değil, “etken” bir unsuru olmalarına neden olabilecek bir gelişmeydi. Türkiye modernliği sağlamış, modern devletin kurumlarını kurmakta başarılı olmuş bir ülke. Fakat 1923'te Devleti kurmak anlamında bir başarı. Fakat bu modernliği özgürlükçü, demokratik, çok kültürlü hale dönüştürmekte başarısız olmuşuz. Ülkemizde modernleşme sorunu var. Dolayısıyla gerek sosyal gerekse siyasal hayatta yapılan düzenlemeler kadınlardan daha çok devlete hizmet etme amacını taşıyordu. Modernleşmenin bir taşıyıcısı olarak sivil toplum kuruluşları, demokrasinin pekiştirilip, yayılması farklı düşünce ve görüşlerin özgür bir biçimde ifade edilmesinin sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, bir ülkenin sivil toplum kuruluşları ne kadar güçlü olursa modernleşmesi o derecede güçlü ve gelişmiş olacaktır. Modernleşme olgusu sosyokültürel hayatın bütün kurumlarını etkilemiştir. Bu süreçte en fazla etkilenen kurum, elbette aile olmuştur. Çünkü bildiğiniz gibi aile; kültürün temel değer ve normlarının ilk olarak aktarıldığı yerdir. Siyasilerimize ve biz kadın milletvekillerine düşen en önemli görev ise; modern toplumsal sorumluluk adına, kendi ideolojik kabullerimizi kurtuluş reçetesi olarak ortaya koymadan, dünyayı ve ülkeyi doğru okumak adına herkes kendi üzerine düşen, düşünme ve kendi toplumunun insanlarına geniş bir ufuk perspektifi çizmeye çalışmak ve modern devleti oluşturmaktır.