Birlik Vakfı Ankara Şubesince "Siyasette Hanımın Eli" konulu konferans düzenlendi.
Çalık, şube merkezindeki konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'de kadınların milletvekili seçilme hakkına kavuşmasından sonraki ilk seçimler sonucu 18 kadının TBMM'de temsil edildiğini, kadın milletvekillerinin oranının yüzde 4.1 olduğunu, bugün ise parlamentoda 79 kadın bulunduğunu, oranın da yüzde 14.5'e yükseldiğini anlattı.
"Kadınlar siyasette var olma, denetim ve karar mekanizmalarında var olma mücadelesi verirken en büyük desteği, yine beylerden, erkeklerden gördüğümüzü itiraf etmemiz gerekir" diyen Çalık, özellikle partisinin 12 yıllık iktidarında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kadınlar lehine söylem ve eylemlerinin, kadınların önündeki engelleri aşmaya çok büyük destek verdiğini söyledi.
ESKİ TÜRKİYE'DE KADININ ADI YOKTU
Türkiye'nin AK Parti öncesi ve sonrası diye tarif edilmesi gerektiğini belirten Çalık, şöyle devam etti:
"Eski Türkiye diye tarif ettiğimizde hiçbir şeyin adı yoktu. Kadının da adı yoktu. Vesayetler vardı, yargısız infazlar vardı, 18 yaşını doldurmayan çocukların idam edildiği bir Türkiye vardı. Herkesin ötekileştirildiği, birinin ötekine tercih edildiği bir Türkiye vardı. Eski Türkiye’de ötekilenen kimlikler içerisinde dindarlar vardı. Dindarları, 'Sen gericisin, namaz kılıyorsun, başını örtüyorsun' diye ötekileştiriyorlardı. Herkes mimliyor, not alıyor, 'Sonra bunun hesabı sorulacak' diye notlar arasına alınıyordu. Kürtler ötekileştiriliyordu. Onlara da 'Siz bölücüsünüz' diyorlardı. Kurtuluş Savaşı'nda hiçbir etnik ayrımcılık yapmadan mücadelede eden Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle İslam şemsiyesi altında toplanan bütün unsurların mücadele ettiğini hepimizin bilmesi gerekir. Eski Türkiye'de ötekileştirilen Kürtlerin, bölücü diye yaftalanan Kürtlerin, maalesef kendini bulması çok ciddi manada zorlukları beraberinde getirdi. Ötekileştirilen insanlarımız içinde Aleviler vardı. Onları da 'Sen ateistsin, sen komünistsin' diye ötekileştiriyorlardı."
Çalık, o dönemde kadınların da başı açık ve kapalı diye ayrıldığını ifade ederek, artık ötekileştirilen ya da adı olmayan varlıkların değil, güçlü kadınların bulunduğu bir Türkiye vaat ettiklerini, bunu da 2023 hedeflerine koyduklarını kaydetti.
Partisinin iktidarında kadınların siyasete katılımında çok yol alındığını belirten Çalık, kadınların partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulunda bugün yüzde 30 oranında yer aldığına işaret etti.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Kadınlar lehine yaptıkları yasal düzenlemeleri anlatan Çalık, bu kapsamda, kadın istihdamını artırıcı düzenlemeleri hayata geçirdiklerini, kadına yönelik şiddeti engellenmesinde yasal hiçbir zorluk çıkmaması için Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa'yı çıkardıklarını ifade etti.
Bu önemli yasaya karşın kadına yönelik şiddetin maalesef halen sürdüğünü belirten Çalık, "Hala kadınların öldürüldüğünü, cinayete kurban gittiğini biliyoruz. Fakat şunu çok net söylemem gerekir ki, kadına uygulanan şiddet, asla bu dönemde artmadı ya da kadın ölümleri asla bu dönemde artmadı. Sadece ve sadece kadına yönelik şiddet haberleri ve onların görünür olma ortamı arttı. Medya ve basın, daha önce kadın kocasından dayak yer, hastaneye gider, 'Ne oldu?', 'Merdivenden düştüm', 'Ne oldu?', 'Kapı çarptı?' Ne oldu? Hiç kimse kocasından yediği yumruktan ya da dayaktan bahsetmezdi. Çünkü onu koruyan ve kollayan yasalar yoktu" diye konuştu.
Kız çocuklarının okullaşma oranını yüzde 98-99'a çıkarttıklarını bildiren Çalık, 4+4+4 ile kız çocuklarının 12 yıllık eğitimini sağlamış olacaklarını söyledi. Çalık, yasanın erken yaştaki evlilikleri önlemek adına da önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Eski Türkiye'de anne ve bebek ölüm oranının çok yüksek olduğunu ifade eden Çalık, "yeni Türkiye'de bu oranların çok ciddi oranda azaldığını" belirtti.
"ESKİ TÜRKİYE'NİN CANAVARLARI..."
Anne ölümlerinin yüz binde 15’e, bebek ölümlerinin binde 7’ye gerilediğini aktaran Çalık, anne-bebek ölüm oranlarında OECD ülkelerinin 35 yılda, Türkiye'nin ise 10 yılda bu orana geldiğini bildirdi.
Çalık, şöyle devam etti: "Bunlar devam ederken, birden Türkiye'de o eski Türkiye’nin canavarları, eski Türkiye'nin özlemini duyan insanlar yeniden Türkiye’ye darbeler yapmak istediler. Bu darbelerin hepiniz farkındasınız. Gezi olayları deyip, ağacı bahane edenler, arkasından 17-25 Aralık diyenler, sonrasında 6-7 Ekim olaylarıyla Kobani'yi bahane edenlerin tek bir gerekçesi vardı, yeni Türkiye’yi hiçbiri istemiyordu. Uluslararası güçlerle birlikte 'Asla yeni Türkiye’yi dünyada barındırmayız' düşüncesi içerisindelerdi. Hedeflerinde tabii ki AK Parti vardı, benim partim vardı. O partinin yıkılmasını, genel başkanının alaşağı edilmesini hepsi gönülden arzu ediyordu. Fakat hepsinin heveslerinin kursaklarında kaldığını tüm dünya gördü, Türkiye de gördü.
Yeni Türkiye’yi tasavvur ederken, bütün milletin oylarıyla bir lider Çankaya’ya çıktı. Recep Tayyip Erdoğan bu milletin, oylarıyla seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu. Sonrasında yıkmak için, alaşağı etmek için 24 saatlerini planlar kurmak, senaryolar yazmakla geçirenler sükutu hayale uğradı. AK Partinin dağılması üzerine siyaset yapanlar bir kez daha sukutu hayale uğramış oldular. Recep Tayyip Erdoğan Çankaya Köşkü'ne çıkarken, bilge adam, hocaların hocası Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı oldu. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun genel başkanlığı ve başbakanlığı ile birlikte kadına yeni ve güçlü destek veren bir kimlik, AK Parti'nin başına bir kez daha gelmiş oldu."
Toplumda kadının güçlü olmasını istediklerini bildiren Çalık, güçlü kadının güçlü aileyi, güçlü ailenin güçlü toplumu, bunun da güçlü Türkiye'yi oluşturacağını ifade etti.
Çalık, kadınların temsil oranının her alanda artmasını tasavvur ettiklerini bildirdi.